Bir Not: Bu paylaşımı kendi Fransızca YDS hazırlık sürecimi göz önünde bulundurarak hazırladım (bu süreç devam ediyor). Kendi yöntemimizi ‘deneme-yanılma-öz değerlendirme’ yoluyla keşfetmeye çalışarak öğrenme sürecimizi iyileştirmeliyiz. Ve tabii nasıl bir öğrenici olduğumuz bu noktada çok önemli.
Dil öğrenme
sürecindeki ilk aşama, bir hedefle yola çıkmak. Hedefimiz belli olduğuna göre
bu yoldaki en büyük adımı attık bence. Sıra geldi bir yerden başlamaya:
İlk olarak,
dil öğrenmeye hedef dile yönelik altyapı oluşturmak ve farkındalık kazanmak
amacıyla ‘Duolingo’ ile başlayabilirsiniz. Uygulamanın kendisi zaten ‘Basics’
bölümü ile başlıyor. Busuu kullanıp memnun kalanlar da var ancak ben Duolingo’nun
tasarımının düzenli olmasını çok seviyorum. Ayrıca kısa hikâyelerden de keyif
alıyorum ve yakın zamanda sesli ders özelliği de eklendi.
Günlük çalışma süresi belirlemek ve düzenli olarak bunu sürdürmek çok önemli. Bir süre sonra, başlangıç aşamasını tamamladığınızı zaten hissedeceksiniz ve yeni bir arayış başlayacak... Bu süreç devam ederken bol bol ‘Şarkı’ dinlemeyi ihmal etmeyelim derim, zira dille tanışmanın ve kaynaşmanın en güzel yollarından biri.
Sıra geldi bol
bol okuma etkinlikleri gerçekleştirmeye ve kelime öğrenmeye. İngilizce
öğrenenler için Voice of America şahane imkanlar sunuyor (ancak Fransızca için seçenekler
çok sınırlı). Ayrıca, istediğiniz metni etkinliğe dönüştüren iki güzel
uygulamadan bahsedeceğim.
a. LingQ: Uzantısını eklediğinizde istediğiniz metni, hatta Netflix dizilerinin
altyazılarını bile etkinliğe dönüştürebiliyor.
b. Readlang: Yine birçok okuma metnini etkinliğe dönüştürebilir, bilmediğiniz kelimeleri
sözlüğünüze ekleyebilir ve ihtiyaç duydukça da tekrar edebilirsiniz. Kendi
sözlüğünüzdeki kelimeleri cümle içinde görebilmeniz en büyük avantajlardan
biri.
Bu uzantılar
sayesinde okuma yaparken bilmediğimiz kelimeleri de görebiliyoruz ama kelime
anlamını önce bağlamdan çıkarmaya çalışalım.
Kelimeleri 7-8
farklı bağlamda gördükten sonra hala hatırlamıyorsak ve pekiştirmeye ihtiyacımız
varsa, artık çoğumuz bu uygulamaları biliyoruz zaten: Memrise ve Quizlet.
Ben sürekli
okuma yapmaktan sıkılırım diyorsanız, iyi ki diziler ve filmler var. Öyle keyif
için Türkçe altyazılı/dublajlı izlemek olmaz. Bilimsel çalışmalar, ana dilde
altyazı ile izlemenin dil öğrenimine hiçbir katkısı olmadığını kanıtladı. Hem Netflix’in hem de YouTube’un dil
öğrenmek amacıyla geliştirilmiş uzantılarını ekleyebilir ve ekledikten sonra konuşmaların
yazılı çıktısını alıp üzerinde çalışabiliriz. (Bir öneri: Queen’s Gambit’in hem
Fransızca hem de İngilizce audio’su başlangıç için ideal, yavaş ilerlediği için
elinize çıktınızı alarak konuşmaları rahatça takip edebilirsiniz.)
‘Peki ya Dil
bilgisi ne olacak, çalışmalı mıyız?’ diye soracak olursanız, eğer hedefimiz
akıcılıktan (fluency) ziyade dili doğru kullanmaksa (accuracy) tabii ki
çalışmalıyız. Literatürdeki ‘Dil bilgisi öğretmeli/öğrenmeli miyiz?’ tartışması
yerini ‘Evet, öğrenmeliyiz, ancak dil bilgisini hangi yöntemlerle daha etkili
öğrenme olur?’ sorusuna bırakalı çok oldu…
Yukarıdaki
süreç, öğrenme hızınıza ve günlük çalışma saatinize göre minimum 2-3 ay devam
ettikten sonra piyasadaki kitapları edinerek soru çözmeye başlayabilirsiniz. Ve
tabii ki son aşamada Çıkmış Soru’ları çözmek ve kelime tekrarı yapmak
(kelimeleri bağlaçlarla ve cümle içinde not almış olmalıyız) en önemlisi.
‘Yok mu kolay
yolu?’ dediğinizi duyar gibiyim. :) ‘Benim için bu kadar çabaya gerek yok,
hedefim düşük bir puan almak’ diyorsanız, sadece soru çözerek ve kelime
ezberleyerek de sınava girebilirsiniz belki, ancak sorular anlamaya yönelik
olduğu için ne kadar sağlıklı olur, emin değilim.
P.s. Dil öğrenmek
süreklilik, emek ve bolca vakit ayırmayı gerektirir. Zaman zaman gözlerimiz
dolabilir ya da kitapları duvara fırlatmak isteyebiliriz. Son derece normal, hemen derin nefes alalım ve mola verelim...💪 Bu süreci sevmeye çalışırsak harika olur.
Sevmiyorsak da bir şans vermeliyiz kendimize, çünkü başardıkça seveceğiz: “Nothing
succeeds like success”.
Hiç yorum yok